Geç Gelmişiz Dünyaya | Blogdayazar

22 Ekim 2017 Pazar

Geç Gelmişiz Dünyaya



 Vaktini tam olarak hatırlayamadım "dokunmatik" cihazlarla ilk karşılaşmamdı.  Daha doğrusu televizyonda görmüştüm. Bir restoranda masa üzerine yerleştirilmiş LCD ekran ve ekranı sağa sola çekmek suretiyle yemek seçimi yapan insanlar... ağızım bir karış açık onları izliyordum. "Görmemişlik" başka bir şeydi tabi. Şimdi herkeste var. Derviş misali başlar eğik "çek"iyoruz sürekli. Bende toplumun resmini "çek"meye bayılıyorum. Canım zaten bir şeylerden "çek"mekle geçiyor ömrümüz. Telefonun ekranının aşağı yukarı "çek"mişiz çok mu? değil elbette. Herkes istediğini "çek"mekte veya "çek"iştirmekte özgür. Ah ahhh!  bende ne "çek"iyorsam bu dilimden "çek"iyorum.  Şaka bir yana yenilik her anlamda güzel. Hatta gerekli. Fakat gelende gideni aratıyor.  Bunu kulağımda telefon, elimde tabletle uğraşırken farkettim. Özgürlüğüm kablonun boyu, söyleyeceklerim telefonumdaki tarife kadardı. Bir şeyi anlatmak için yirmi dokuz harf kalem, kağıt onu da geçtim ses çıkarsan yetiyordu bir zamanlar, diye düşündüm ve kendi kendime dedim ki: "Geç gelmişiz dünyaya geç!" oldu bir baston eksik elimde. Ama anladım büyümüşüm, zaman geçmiş belli... Kalem kağıttan öte neler var zamanla akıp giden... Hiç düşündük mü? hani biraz vakit olsaydı  daha çok sever miydik  yitenleri? kalplerine taş atar mıydık? keşkeler durur muydu başköşede? bilemiyorum beşerdir şaşar.  Geç gelmişiz geç! sona kalmışız. Yeniye diyecek sözüm yok. Kasdım zamana. Yenilip, yutulmayan; filmi başa sarmayan zamana. Biraz daha zaman tanısa ne olurdu sanki? kalsaydı öylece tebriklerin simleri  yazmaktan taşlaşmış ellerde. On iki dedin mi kapansaydı televizyon, sohbetler keyifli; sobanın üstündeki güğüm, o bile neşeli. Tıkır tıkır cosss... aşk acısı da neymiş arkadaş! sen hiç güğümdeki kaynar suyla banyo yaptım mı hiç? diyesi geliyor insanın ama kimsenin tüylerini diken diken etmeye hakkım yok. Yaşayan bilir ya da anlatılmaz yaşanır... bazen canımı yakmış olsa da yine yaşamak isterdim o günleri. Eskimeyen yüzler, titremeyen eller... en masumundan samimi gülüşler. İnsanlıkta  oradadır belki. Uzun süredir görmedim kendisini.  Abartı değil yazdıklarım. Bazen o kadar bunalırız da "uzaklara" gitmek isteriz ya işte benim "uzaklarım" burası. Canım sıkıldıkça uğradığım yerler.  düşünce başımın okşandığı, yalnız iken yanına sığındığım, ara sıra şımartıldığım zamanlar...  bazen hiç dönesim gelmiyor.  Bilmiyorum ne düşünüyorsunuz belki haksızım, belki de aşırı takıntılıyım...  ama seviyorum, omuzlarını silken çocuk gibi tekrar tekrar yaşamak istiyorum. Ama Biliyorum ki zamanın geri vitesi yoktur. Hatta giderlidir; yakar, yutar, acıtır, kanatır... merhameti yoktur. Bu da onun kaderi.  Benimki ise "kara sevda" ikinci ihtimali olmayan... son olarak şunu yazmak istiyorum. Yaşanılan iyi yada kötü herşey bizim için değerli. Birgün geriye dönüp baktığımızda sadece onlar karşımıza çıkacak. Onun için ara sıra yanlarına uğramalı ki pas tutup yok olmasınlar.  Söylemesi benden yaşatması sizden...

0 yorum to “Geç Gelmişiz Dünyaya”

Yorum Gönder