İşyeri halleri | Blogdayazar

2 Aralık 2017 Cumartesi

İşyeri halleri



 Çoğumuz çalışıyor. İş yerinde emek veriyor, fazla mesai yapıyor, kendinden fedakarlık yapıp iş yetiştiriyor... Kısaca alın teri döküp rızkını çıkarıyor. Acaba her şey iş hayatındaki ay sonu ve ay başı döngüsünden mi ibaret? ya diğerleri? onlarla bir arada olmak, geçinmek? bu en az maaş, sigorta ve kariyer kadar önemli. Önemli fakat o kadar da zor bir sanat. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'unda bir toplantıya katıldığınızı düşünün. Ayrı renkler, diller ve kültürler... uyum sağlamak ne kadar zor. Fakat hepsi aynı amaç etrafında toplanmış.  İş yerini de buna benzetiyorum. Değişik karakterler, hırslar ve entrikalar. Çeşit çeşit insanlar. Uzun süredir çalışma hayatında olduğum için farklı karakterleri tanıma şansım oldu. Bu gün bunlardan bahsedeceğim. Hiyerarşinin zirvesinden en aşağıya kadar farklı profilleri anlatacağım. Evet. Madem hiyerarşi dedik önce patronlardan başlayalım. Bunları iki grupta sınıflandırıyorum. Birinci sınıfta klasik Hulusi KENTMEN benzeri babacan patronlar var. Bunlar orta sınıf eğitim görmüş, ağzı iyi laf yapan sorun çözme becerisi yüksek olduğundan kısa sürede kariyerinde zirve yapmış kişilerdir. Genellikle işçi ağzı ile konuşur ve alt kademeden geldikleri için işlerin nasıl yürütüleceğini iyi bilirler. İzin ve raporu sorun etmezler ki ben buna bayılırım. Özetleyecek olursak, bu tip patronlar insan sarrafıdır. Çevresindeki insanlar kolay kolay dağılmaz. İkinci sınıf ise Erol TAŞ tarzı katı patronlardır. Bunlarda bürokratik bir yapı vardır. Ruh halleri adeta yüzüne vurmuştur. Onlar için ast ve üst ilişkisi önemlidir. Çalışanların hep kaytardığına yönelik şüpheleri mevcuttur. Kendilerine bir sıfat ile hitap edilmesinden hoşlanırlar. Kısaca sadist kişiliğe sahip ve sevilmeyen insanlardır. Sizin patron hangi sınıfta? objektif yorumlar doğruyu bulmanızı sağlayacaktır. Çalışanlara da bakalım mı? onları da dört gruba ayırdım. İlk ve en tehlikeli sınıf dedikoducular adını verdiğim kişiler. Dedikoducuların gerçekten psikolojik sorunları vardır. İnsanları biri birine düşürmekten zevk alırlar. Yalan bu tipler için rutin bir olaydır. Bu karaktere sır verdiğiniz takdirde ertesi gün iş yerinde manşet olursunuz. Kendini övenler daha az tehlikeli olmakla beraber her işi en iyi kendisinin yaptığını iddia eder. Ben buna kıdem sendromu diyorum. Kendini övenler için işe yeni başlayanlar getir, götürcü veya dünkü çocuktur. Yenilere bilinçli yada bilinçsiz Mobbing (Yıldırma) politikası uygulalar. Üçüncü sırada nötr karakterler var. Akmaz, kokmaz ve konuşmazlar. İçe dönük kişilerdir. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı iş hayatında temel prensipleridir. Haksızlığa maruz kaldıklarında tepki göstermezler. Onlarla ilişki kurmak oldukça zordur. En iyisini en sona bıraktım. Yardımseverler. Her iş yerinde azınlıkta Olsa bulunur. Haksızlığı sevmez, yeni başlayana yol gösterir ve patron dahil herkesten saygı görür.İyi adam rolü bu kişilere yakıştırılır. Karşılaştığım kişilikleri böylece tanıtmış oldum. Başka profillerle karşılaşırsak yine yazarım. Farklı huylara sahip insanlarla aynı iş yerinde çalışmak beraberinde birçok sorunu meydana getirir. Çoğu insan anlaşamamaktan şikayetçi zaten. Kavga etsen zararlı çıkarsın, köşeye çekilirsen yalnız kalırsın. Öyle değil mi? burada uyum konusu bir adım öne çıkıyor. Herkesin yapısı farklı olsa bile ortak yönler mutlaka vardır. Hele ki aynı iş yerinde çalışıyorsak bu tür şeyleri yakalamak daha kolay olacaktır. Bunu başarmak için empati yapmak gerekiyor galiba. Herkesin huyuna gitmek değil, karşıdakinin gözünden meseleye bakmak önemli olan. Neden öyle davrandığını anlamak. Belki de diğerleriyle olan ilişkilerimizde dikkatten kaçan konu bu. Çünkü anlarsak anlaşırız. Anlaşmakta uyumu beraberinde getirir. Bunu başarabilirsek nefret edilen insanlarla bile aramızın düzelmesi şaşılacak bir durum olmaktan çıkacaktır. Ben denedim ve bazılarında sonuca ulaştım. Fakat herkeste bir şey yarayacak diye bir kural yok. İş yerindeki çalışanların hepsiyle dostluk kurmak mümkün değil. Zaten herkesin gayesi iş yerinde çapı kadar çevre yapabilmek değil mi?...

2 yorum:

  1. Tanıtımlarınızı okurken şirket çalışanı değilde hayatta böyle değil mi diye düşünce oluştu bende. Her birey iş yerinde farklı karaktere mi bürünüyor yoksa zaten bürünmüş olduğu karakterimi işine yansıtıyor diye sordum.. Bu sanırım hayatın her köşesinde mevcut durum. Umarım ben de çalışmaya başladığımda böyle tecrübeler edinebilirim :)

    YanıtlaSil
  2. İş hayatında dengeler hassastır. Bazen farklı rolleri oynamak gerekir. Özel hayatta ise zaman ilerledikçe konumlar da değişir. Anne, baba, eş ve sevgili gibi. Kişi değişik karakterlere bürünmek zorundadır. Ancak insanda ömür boyu değişmeyen tek şey benliktir.

    YanıtlaSil