Blogdayazar

12 Aralık 2016 Pazartesi

Ağızdan ağıza iletişim

 Birisine  doktor tavsiye ettiğiniz oldu mu? veya herhangi bir süpermarketteki indirimi başkasına haber verdiğinizi hatırlıyor musunuz? bilinçli veya bilinçsiz çoğunlukla yapıyoruz bunu. akademik bir dille de buna Ağızdan ağıza iletişim diyoruz. Halk arasında her ne kadar dedikodu denilse de... Ağızdan ağıza iletişim önemli, hatta pazarlamacılar için hayati bir konu bence. Neden mi? çünkü ücretsiz. Devam edelim. Ağızdan ağıza iletişim konusuna iki farklı açıdan bakmak gerek. Birincisi işin tavsiye eden kısmı. Tavsiye eden aldığı ürün veya hizmetin ihtiyacını giderdiği hakkında ikna olmuş ve diğerlerine tavsiye etmiştir. Burası bizi çok ilgilendirmiyor. Asıl konu tavsiye edilen. Eğer yorumlar olumlu ise maddi, manevi getirisi oldukça yüksek. Aksi durumu az çok tahmin etmişsinizdir. Bireysel pazarlama ile uğraşanlar için de Ağızdan ağıza iletişim dikkat edilmesi gereken bir nokta. Bende konuyu bunun için ele aldım ve network yapanlara bazı öneriler sundum. Hadi detaylara bir bakalım.


                                   Ağızda ağıza iletişim

  Güven her canlının ortak ihtiyacı. Güvenilir insan olmak ise ayrı bir konu. İnsanlar size neden güvenir? sizi tanıdıkları için mi? veya yalan söylemediğinizden? ya da çok sevilen biri olduğunuzdan... sebepler değişiklik gösterebilir. Önemli olan karşıdakinin size duyduğu güven ve Ağızdan ağıza iletişim bunun ilk adımı.  Sadece bu kadar değil. Konu hakkındaki uzmanlık ve bilgi de Ağızdan ağıza iletişim adına önemli. Önce kendinize şunları sorun: "Yaptığım iş ile ilgili ne biliyorum?" "Sattığım ürünlerin içeriği hakkında ne kadar bilgi sahibiyim?" ve bunun gibi değişik sorularla kendinizi sınayın. Bunu deneyin. Yakında pek çok insanla karşılaşacaksınız ve onların size soruları olacak. Yani Ağızdan ağıza iletişim bir kez daha karşınıza çıkacak. Kişileri tatmin etmek zordur. Fakat ikna olduklarında onlar için vazgeçilmez olursunuz. Ayrıca neyi, nasıl söylediğiniz de Ağızdan ağıza iletişimin olumlu sonuçlanması adına önem taşımakta. Anlatmak istediğiniz konuyla ilgili otorite sayılacak kadar bilgi sahibi olabilirsiniz. Ya karşınızdaki. Konuya ne kadar hakim? bunları bilmeden iletişime geçmek doğal olarak karşıdakinin size şüpheyle yaklaşmasına sebep olacaktır. Derdimiz kimseyi kandırmak değil. Yalnızca ikna. Karşınızdaki kişiyle uyumu yakalamak, onun kelimelerini yine ona satarak konuşmak Ağızdan ağıza iletişimin başarısını arttırmak için uygun bir strateji olabilir. Değinmek istediğim başka bir konu var. Motivasyon. Kısaca insanları istenilen bir duruma yönlendirmek için yapılan eylemler bütünü. Gözünüzdeki ışığı görebiliyorum. Evet. İşinizi geliştirmek adına yine adresiniz Ağızdan ağıza iletişim olacak. Peki nasıl? hemen bir örnek vereyim. Yazıları yazarken motive olabilmek için Queen in meşhur şarkısı "We Are The Champions" u dinliyorum ve böylece iyi yazılar çıkarabiliyorum. Şaka tabiki de. Motivasyon farklı bir şey. İnsanlarla konuşurken söyledikleriniz karşı tarafa dokunmalı. İçinde bir şeyler hissetmeli. Şevki artmalı. Ama sizde uçmamalısınız. Argo tabirle "Gaza" gelmemeli ve "Gaza" getirmemelisiniz. Motivasyon ile mübalağa arasındaki farkı anlatabilmişimdir umarım. İşte bu noktada üzerinde durmamız gereken şey yine Ağızdan ağıza iletişim. Yani anlatılan ile anlaşılan uyumu.

Ağızdan ağıza iletişim

  Sonuç olarak her sabah yataktan kalktığınız andan tekrar oraya dönene kadar yaşanılan her süreçte Ağızdan ağıza iletişim insanlarla etkileşiminizde başrol oynuyor. Ben ise konuyu yalnızca pazarlama çerçevesi içerisinde yazdım. Kişileri etkilemek, onları istediğimiz davranışlara iletmek yetenek gerektiren bir iş. Başarmak için iyi iletişim şart. Konuyla ilgili detaylara ihtiyacınız olduğunu düşüyorsanız Kevin HOGAN'ın  "Konuşarak İkna Psikolojisi" kitabını okumanızı öneririm. Kendiniz için, iyi bir iletişimci olmak için... Blogdayazar






Devamını Oku

28 Kasım 2016 Pazartesi

SPK Lisansı

 "Sadece diploma yetmez." diyerek klasik bir girişle başlıyorum yazıma. Diploma sizin için ne kadar önemli bilmiyorum ama en az lise mezunu ve sermaye piyasalarına ilgi duymaktaysanız yazının devamı ilginizi çekebilir. Bugüne kadar gölgede kalan, iş bulma sitelerinde adı çok nadir geçen; ancak istihdam potansiyeli yüksek olan SPK Lisansı Blogdayazar'ın radarına girince yazmak kaçınılmaz oldu. Tabii sermaye piyasaları oldukça geniş çaplı bir konu. Burada hepsini yazmaya kalkarsak sizin canınız sıkılır, benim moralim bozulur. Onun için SPK Lisansı nedir? Nasıl alınır? Sınav konuları neler? bunları bilelim yeter. Diye düşünüyorum.


SPK Lisansı nedir?

    Konuya girmeden önce sermaye piyasası kavramını tanımlamak gerektiği kanısındayım. Basitçe özetlemek gerekirse, Sermaye piyasası; hisse senedi, tahvil ve benzeri Menkul kıymetlerin alınıp satıldığı piyasadır. Yani burada para konuşur. Anlayacağınız üzere bu konuda uzman personel ihtiyacını karşılamak için yapılan sınavda başarılı olanlara verilen belgeye de SPK Lisansı denir. SPK Lisansı alabilmek için en az lise mezunu olmak şartı aranıyor. Doğal olarak önlisans ve lisans mezunları da sınava girebilmekte. İşin güzel tarafı ne biliyor musunuz? SPK Lisansına sahip olmak için herhangi bir bölüm bitirme şartı aranmıyor. Açıköğretimliler çok memnun olmuştur bu habere. Neyse konuya devam edelim. SPK Lisansı sınavları her yıl Ocak Mayıs ve Eylül aylarında yapılmakta. Başvurular ise sadece internet üzerinden alınıyor. SPK Lisansı başvuru ayrıntılarına buradan Bakabilirsiniz. SPK Lisansı sınavları Anadolu Üniversitesi Tarafından İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, Eskişehir ve İzmir'de yapılıyor. Gelelim sınav ücretlerine. SPK Lisansı sınav ücretlerini kısa adı SPL ( Sermaye Piyasası Lisanslama Sicil ve Eğitim Kuruluşu) belirlemekte. Sınav ücreti her bir sınav için 180 Türk Lirası olup üniversite dördüncü sınıf öğrencileri için bu ücret 120 Türk lirası olarak belirlenmiş. Başvuru süreci kısaca böyle. Peki sonrası?



Sınav Konuları

   Öncelikle şunu yazmak istiyorum. Burada bahsedeceğim husus SPK Lisansı Temel düzey Lisanslama sınav konularını kapsamakta. SPK'nın Temel düzey haricinde SPK Lisansı ileri düzey lisanslama sınavı da mevcut. Bunu diğer yazılarımda paylaşmayı uygun bulduğum için Burada yazmayacağım. SPK Lisansı temel düzey sınav konularını dokuz başlık halinde toplamak mümkün. Maddeler halinde yazacak olursak;

  1. Takas ve Operasyon işlemleri,
  2. Temel Finans matematiği değerleme yöntemleri, Muhasebe ve Mali analiz,
  3. Vergi Mevzuatı,
  4. Tahvil ve Bono piyasaları,
  5. Menkul Kıymet ve diğer Sermaye Piyasası araçları,
  6. Hisse Senedi piyasaları,
  7. Genel Ekonomi,
  8. Piyasa ve Borsalar,
  9. SPK Mevzuatı ve Etik kurallar.
  olarak sıralanmakta. Gözünüzü korkutmamışımdır umarım. Ama gerçekleri yazmadan da olmaz. SPK Lisansı sınavından başarılı olmak için bu dokuz dersten girdiğiniz sınavların her birinden altmış almanız veya tüm derslerin ortalamasının yetmiş  olması SPK Lisansı almanız için yeterli.  Diyelim ki Sınavda başarılı oldunuz ve SPK Lisansı almaya hak kazandınız. Her şey bitiyor mu? Hayır. Asıl herşey şimdi başlıyor.


İş İmkanları

  Ülkemizde her yıl on binlerce kişi işgücü piyasasına katılmakta. Bunların arasından sıyrılıp istediğimiz işe kavuşabilmek için okul haricinde de eğitimler almamız gerektiği çok açık. SPK Lisansı da bu alternatif eğitimlerden sadece bir tanesi. Süreci başarıyla tamamladıktan sonra SPK Lisansı sahibi olarak hisse senedi piyasası müşteri temsilcisi ,yatırım fonları müşteri temsilciliği, aracı kuruluş takas ve operasyon sorumlusu ve irtibat bürosu sorumlusu gibi pozisyonlarda çalışmanız mümkün. Bu arada aracı kurum nedir onu da açıklayayım. Aracı kurum; SPK tarafından sermaye piyasalarında faaliyette bulunmaya yetkili  kılınmış banka ve kurumlardır. Özetle SPK Lisansı aldığınızda  ilk hedefiniz bankalar ve hemen hemen her yerde görmeye başladığımız Forex reklamlarının sahibi olan ve sonu Menkul Kıymetler ile biten aracı kurumlar olacak. Son olarak Türkiye ekonomisinde hizmet sektörünün payı her geçen yıl artıyor. Sermaye piyasaları da hizmet sektörünün lokomotifi konumunda. Uzun vadeli kariyer planlarınızı varsa SPK Lisansı sizin için iyi bir seçenek olabilir. Şimdilik benden bu kadar. Hoşçakalın. Blogdayazar




Devamını Oku

17 Kasım 2016 Perşembe

İnternettten para kazanabilir miyim?

internetten para kazanabliri miyim
  Zor soru gerçekten. Yalanlarla, gerçeklerin biri birine karıştığı bir dünyada yaşıyoruz. Sanal alemdeki Pinokyo'ların sayısı arttıkça,  yalanların türü ve niteliği de günden güne değişmekte. Böylesi bir ortamda "İnternetten para kazanabilir miyim?" sorusunun cevabını bulmak oldukça güçleşmekte. Anket doldurma siteleri, video ve reklam tıklamalar, interaktif oyunlar ve daha nice yöntemlerle internetten para kazandıklarını iddia eden kişilerle karşılaşmış olmanız muhtemeldir. "Acaba doğru mu?"," Ödeme kanıtları sahte mi?", "Kaynak güvenilir mi? inanmak zor değil mi? şimdi bunları  bir kenara bırakalım ve İnternetten para kazanabilir miyim? sorusunun cevabını beraber arayalım.


Sermaye şart

  "Para parayı çeker." diye bir söz vardır. Doğruluğu para kazanmak isteyen herkes tarafından ispatlanmış bir söz. Eğer sizde internetten para kazanarak hayatınızı sürdürmek istiyorsanız; belli bir miktar sermayeyi ortaya koymanız gerekecek. Hemen pes ettiniz galiba. Korkmayın, milyon dolarlık bir yatırımdan bahsetmiyorum. Yıllık iki yüz ila beş yüz liralık bir bütçeyle bunu aşabilirsiniz. Yaptığınız işe sadık mısınız, yoksa ayran gönüllü mü? internetin gücünü paraya çevirmek istiyorsanız mecburi istikamet bir numaralı tercih.  Para kazanmak hele ki internetten bunu yapmak uzun süreli çalışma gerektirir. "Bize akıl verme İnternetten para kazanabilir miyim?"Kazanmak için ne yapmalıyım?" dediğinizi duyar gibiyim. Bende buna karşılık yazımın devamını okuyun derim.


Ne yapabilirim?

   İnternetten para kazanabilir miyim? sorusunun cevabı aslında kendinizde saklı. Biraz açalım; farz edin ki öğrencisiniz, "Benim dersten kafamı kaldıracak vaktim yok, ancak aylık ekstradan yüz lira da cebimi delmez." diye düşünüyorsanız anket doldurma siteleri iyi bir alternatif olabilir. İnternetten para kazanmayı meslek haline getirmek isteyenler için ise önerilerimi aşağıya yazıyorum:
  1. E-ticaret sitesi kurmak: Son düzenlemelerden sonra E-ticaret mevzuatı biraz daha sıkılaştı, ancak başarılı olursanız hayal ettiklerinizden fazlasına ulaşabilirsiniz. Konu hakkında ilerleyen zamanlarda bir yazı paylaşacağım.
  2. Blog açmak: Yazarlığa karşı yeteneğiniz mevcutsa mutlaka deneyim derim. Adesense ve diğer reklam ajanslarından teklifler alarak iyi bir gelir elde edebilirsiniz.
  3. Sosyal medya hesaplarına reklam almak: Bu da E-ticaretin farklı bir versiyonu. Sosyal medyada popülerseniz ve takipçi sayınız fazla ise bunu kullanabilirsiniz
  4. Network sistemlere üye olmak: Küresel ve yurt çapında bir çok Network pazarlama firması bulunmakta. İnsanları organize etmekte sıkıntı yaşamıyorsanız firmaların aradığı isimlerden birisi olabilirsiniz.
  İnternetten para kazanabilir miyim? için söyleyeceklerim bu kadar. Merceğime takılan yeni bir şey olursa sizi mutlaka haberdar ederim. Diğer yazılarımda görüşmek üzere. Hoşça kalın. Blogdayazar









Devamını Oku

2 Kasım 2016 Çarşamba

TEŞEKKÜR

  


 Blog dünyasına adım attığım günden beri başlıca yararlandığım kaynak olan blog dünyasının önde gelen gelen isimlerinden  ( Blog Hocam) Serdar KARA'ya teşekkürlerimizle... sizin de blog oluşturmaya yönelik bir planınız varsa Blog Hocam'a  buradan ulaşabilirsiniz.
Devamını Oku

11 Ekim 2016 Salı

İŞKUR MESLEK KURSLARI

İŞKUR MESLEK KURSLARI

  Aslında İŞKUR un uzun süredir devam eden bu projesi hakkında bir çoğumuz bilgi sahibiyiz. Ancak bu kapsamlı uygulamanın detaylarına da değinmenin Kurslara katılacak olanlara fayda sağlayacağını düşünerek konuyu ele almak istedim. Başlangıcından itibaren ülke genelinde büyük bir ilgi gören İŞKUR MESLEK KURSLARI nı bir süredir yakından inceleme fırsatı buldum ve edindiğim bilgileri bu yazıda sizlerle paylaşacağım. Detaylara girmeden önce İŞKUR un istihdam stratejisinin yıllar içerisinde nasıl bir değişim göstererek bu günlere geldiği hakkında kısa bir değerlendirme yapmanın konuyu bağlamak adına uygun olacağını düşünüyorum.İşsizlere iş bulmak amacıyla kurulan İŞKUR özellikle 2000 li yılların başından itibaren istihdam politikasında devrim niteliğinde değişikliklere gitti. İş başı eğitim programları, iş ve meslek danışmanlığı ve burada bahsedeceğim İŞKUR MESLEK KURSLARI gibi pek çok farklı uygulamayla cari işsizliğin azaltılmasına yönelik İŞKUR un yaptığı çalışmalar son 10 yılın işsizlik rakamlarına gözle görülür şekilde yansımış durumda. Ayrıca İŞKUR MESLEK KURSLARI nı tamamladıktan sonra işe yerleşenlerin sayısı da azımsanacak gibi değil. Kısacası çeşitli nedenlerden dolayı ileri düzeyde eğitim alma şansı bulamayanlar için İŞKUR MESLEK KURSLARI gerçekten büyük bir fırsat. İŞKUR un sunduğu bu fırsatı değerlendirmek ise tamamen bizim elimizde. Aşağıda İŞKUR MESLEK KURSLARI na katılma şartlarını ve eğitimi verilen bazı meslek dallarını tanıtmaya çalışacağım ama önce İŞKUR MESLEK KURSLARI na katılmadan yapmanız gereken ilk ve belki de en önemli şey eğitimini alacağınız mesleğe uygun olup olmadığınız hakkında bir değerlendirme yapmanız olacaktır. Sonuçta sizi en iyi tanıyan kişi yine sizsiniz.

İŞKUR MESLEK KURSLARI na Katılım Şartları

İŞKUR MESLEK KURSLARI
 İŞKUR MESLEK KURSLARI na katılabilmeniz için bazı şartların olduğunu yukarıda aktarmıştım. Bu şartların ilki İŞKUR un sistemine kayıtlı durumda bulunmanız. Eğer herhangi bir kaydınız yoksa bulunduğunuz bölgedeki İŞKUR a müracaat edebilir veya internet üzerinden bu işlemi yapabilirsiniz. İŞKUR MESLEK KURSLARI na katılmak için aranan diğer bir şart ise 15 yaşını bitirmiş olmak. Diğer koşullarında şöyle özetleyerek olursak; seçilen mesleğe ve işverenin aradığı özel şartlara sahip olmak, katılan kişilerin emekli olmaması ve adayların İŞKUR un İş ve meslek danışmanlığı hizmetlerinden faydalanmış olması gerekli koşullar arasında bulunuyor. Eğer bu şartlara uygun durumda iseniz İŞKUR MESLEK KURSLARI na katılabilirsiniz. İŞKUR MESLEK KURSLARI nda verilen eğitimler 120-320 saat arasında değişiyor. Bu eğitimler genellikle aynı bölgede bulunan meslek liselerinde verilmektedir. İŞKUR MESLEK KURSLARI na devam ettiğiniz her gün için size devlet tarafından 20 ₺ ödenir. Bu ücretler ay sonunda açtırdığınız banka hesabına yatacaktır. Kurslara katılmak şartları ve kurs süreci için sizlere söyleyebileceklerim bu kadar. Peki, İŞKUR MESLEK KURSLARI nda hangi mesleklere yönelik eğitimler veriliyor? Sorunun cevabını aşağıda bulabilirsiniz.

İŞKUR MESLEK KURSLARI: Meslekler

  Sizlere tanıtacağım ilk meslek Bilgisayarlı Muhasebe elemanı. Vardiyası olmayan bir işte çalışmak ve hafta sonunu evde geçirmek isteyenler için ideal bir meslek. Bu meslek için verilen eğitimler genellikle Tek düzen hesap planını içerir. Burada ayrıntılarını yazmadan Tek düzen hesap planını açacak olursak; muhasebe ile ilgili fatura ve belgelerin kayıtları, kamu ile ilgili muhasebe işlemlerinin takip ve kayıtları, envanter, bilanço işlemleri Tek düzen hesap planı içerisinde yer alan konulardır. İmalat sanayiine ilgi duyuyorsanız Bilgisayar destekli tasarım elemanı kursu sizin için uygun olabilir. Bu meslek kursu CNC adı verilen ve bilgisayarla kumanda edilen torna tezgahlarının kullanımına yönelik eğitimleri kapsamakta. Bunun için istihdam talebi oldukça fazla olduğu için Organize Sanayi bölgelerinde İŞKUR dan ayrı olmak üzere bu mesleğin eğitimi veriliyor. Meslek tanıtımları için yazacaklarım bu kadar, ancak koluna "Altın bilezik" takmak isteyenler için İŞKUR MESLEK KURSLARI nda bir çok farklı eğitim katılımcılarını bekliyor. Diğer kurslar hakkında bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz. Bununla birlikte İŞKUR un diğer projeleri olan Girişimcilik ve İşbaşı eğitim programları hakkındaki bilgilerimi sonraki yazılarımda paylaşacağımın sözünü vererek sizlere veda ediyorum. Hoşçakalın. Blogdayazar
Devamını Oku

30 Ağustos 2016 Salı

OTOMATİK BES NEDİR?

OTOMATİK BES
   Ve sonunda gerçekleşti. Kısa bir süre önce Meclis'te kabul edilen yasayla, ülkemizde BES zorunlu hale geldi. Yaklaşık 13 milyon çalışanı ilgilendiren BES e otomatik katılım süreci çalışan 45 yaş altındaki herkesi kapsayacak. Aşağıda BES e otomatik katılım ile ilgili merak edilenleri kısaca özetlemeye çalışacağım, ama BES in neden zorunlu hale getirildiği konusunda bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bilindiği üzere Dünya'da bir çok devletle birlikte Türkiye'de de 1980'lerin başından itibaren sosyal güvenlikte devlet etkisinin azaltılması ve  ileride bu alanın tamamen özel sektöre devredilmesi gündeme geldi. Bu bağlamda devletler, sosyal güvenlik  alanında devrim niteliğinde bir özelleştirme hamlesine girmekteydi. Yapılan çalışmaların neticesinde A.B.D, Y. Zelanda ve İngiltere'de olduğu gibi Türkiye'de de BES zorunlu hale geldi. Bu açıklamadan sonra 1 Ocak 2017'den itibaren uygulanmaya başlayacak olan BES e otomatik katılım ile ilgili sıkça sorulan soruların yanıtlarını aşağıda bulabileceksiniz.

bes otomatik katılım

         BES'e Otomatik Katılım Bilinmesi Gerekenler

    Otomatik BES uygulamasının belki de en fazla merak edilen yanı uygulama başladığında maaşlardan ne kadarlık bir ücret kesintisi  olacağı sorusu. Evet hepimiz için önemli bir soru. Kanuna göre Otomatik BES uygulamasında alınan brüt ücretin % 3'ü BES fonuna aktarılacak. Örneğin brüt ücreti 1700 lira olan bir çalışanın maaşından 51 liralık bir kesinti olacak. Diğer önemli bir konu ise Otomatik BES den ayrılmak isteyenleri ilgilendiriyor. BES uygulamasının başlangıç tarihinden 2 ay sonra isteyenler Otomatik BES den ayrılabilecek. Bununla ilgili olarak, BES den çıktıktan sonra sadece yatırdığınız ana parayı alacağınızı bilmenizde fayda var. Yani devletin bir defaya mahsus olarak vereceği 1000 lira hesabınıza yatmayacaktır. Otomatik BES de diğerlerinde de olduğu gibi %25 devlet katkısı olması sistemi biraz daha cazip kılan nedenlerden. İleride cayma hakkınızı kullanmayıp aksine işvereninize ödediğiniz primlerin yükseltilmesini talep ettiğinizde söz konusu katkı payı da buna oranla yükselecektir. Ödeyeceğiniz primlerinde otomatik olarak kesileceğini de belirtmekte yarar var. Otomatik BES den emekli olabilmek için 10 yıl sistemde kalmak ve 56 yaşını doldurmak şartları aranmakta. Biraz uzun bir süre gibi görünse de BES fonlarındaki rakamsal artışla birlikte bu şartların değişebileceğini düşünüyorum. Otomatik BES de aranılan şartları taşıyıp emekliliğe hak kazandığımızda alacağımız paranın tamamını talep edebilecek miyiz?  bu konuda yasada net bir durum yok. Ancak Hazine Müsteşarlığı'nın BES sahiplerinin ömür boyu maaş alabilmelerinin önünü açmak amacıyla piyasaya tahvil ihraç etmeyi planladığı konuşuluyor. Durum netleştikçe bende bu yazıyı  güncellemeye çalışacağım. Otomatik BES de prim ödemeye ara verilip verilemeyeceği de sorulan soruların başında gelmekte. Yasal düzelemeye baktığımızda bu konunun açığa kavuşturulmadığı görülüyor.  Bazı emeklilik şirketlerinin müşterilerine bu hususta esneklik sağladığını biliyoruz. Muhtemelen Otomatik BES de buna benzerlik gösterecektir. Peki Otomatik BES de emekliliği hak ettiğimiz dönemde ne kadar gelir elde ederiz?  belki de hepimiz için en önemli soru bu. Yukarıda da yazdığımız gibi  Otomatik BES de kesilecek prim tutarı maaşımızın %3'ü olacak ve buna ilave olarak %25 devlet katkısını koyduğumuzda sistemde 10 senelik sürecin sonunda yaklaşık 95 bin liralık bir ücretin sahibi olacağız. Tabi fon getirilerinin göstereceği dalgalanmaları burada hesaba katmıyorum. Otomatik BES de işverenin  ödediğimiz primlere ilaveten bir ücret  ödemeyecek olması Otomatik BES in dikkat çekici  noktalarından birisi. Bu sayede sizden kesilen para karşılığında sadece emeklilik şirketiyle muhattap olacaksınız. İşveren primlerimi yatırıyor mu? diye bir sorununuz olmayacak. Daha önceden BES ne dahil olup prim ödeyenlerin ödedikleri primler Otomatik BES ne dahil edilmeyecek. BES in en büyük zaaflarından birisinin de bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü şahsi olarak BES ne dahil olup ayrıca Otomatik BES ne prim ödemek çok başlılığı da beraberinde getirecektir. Devlet tarafından zamanla hepsinin tek çatı altında toplanabileceğini düşünüyorum. Bunun en yakın örneğini SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığının SGK adı altında birleşmesinde görmüştük. Benzeri bir yapı da Otomatik BES de olabilir. Otomatik BES ile ilgili eminim birçok sorunuz vardır. Ben burada kamuoyunda ön plana çıkanlardan bazılarını yazmaya ve açıklamaya çalıştım. Şimdi çoğumuzun aklında muhtemelen şu soru vardır: "Otomatik BES de kalmak mı yoksa sistemden 2 ay sonra çıkmak mı benim için uygun olur?" tabi hepimizin bir tercihi olacaktır. Ben bu kısımda Türkiye'nin geçmişte yaşadığı fon maceralarından bir kesiti sizlere aktaracağım. Belki kafanızdaki soruların yanıtını bulmak için size yardımcı olur. 90'lı yılların başlarında ekonomik krizlerle boğuşan Türkiye'de iş başına gelen her hükümet yatırım-tasarruf denkliğini sağlamak amacıyla fonlara başvurdu. Fon çılgınlığı öyle bir hal aldı ki 2006 yılına gelindiğinde bütçe içerisinde 40'a yakın fon bulunmaktaydı. Bunların en meşhuru Konut Edindirme Yardımı Fonu (KEY)de bulunmaktaydı. Aşağıda (KEY) ile ilgili önemli bir şeyi sizlerle paylaşacağım. 2006 yılından itibaren performansa dayalı bütçe sistemine geçilmesiyle birlikte yukarıda yazdığım fonlar bütçenin "Şeffaflığı ve Hesap verilebilirliği"  ilkesine zarar verdiği gerekçesiyle bütçe kapsamı dışına çıkarıldı. Gerçekten de toplanan bu paraların nereye harcandığının hesabını kimse veremedi. Çünkü fonların kurulduğu dönemdeki siyasetçilerin çoğu ya politikayı bırakmış yada hayata veda etmişti. Yani konu bir gecede halı altına süpürüldü. O günlerden bize miras olarak ta "Paralar; yola, suya ve elektriğe gitti." sözü kaldı. KEY Fonları ise birkaç sene önce hak sahiplerine ödenmişti. Ödemeler yapılırken dönemin SGK Genel Müdürü'nün bir televizyon programında yaptığı açıklama ise gayet dikkat çekiciydi. Yapılan açıklamada KEY da her alacaklının geçmişe dönük faizleriyle birlikte 20-30 bin lira alacağını olduğunun fakat Hazinenin bunu karşılayamayacağı gerekçesiyle kabul edilmediğini söylendi. Geçeği söylemek gerekirse Hükümet bu işi de kendi yöntemleriyle çözdü. Neyse. Atı alan Üsküdar'ı geçti artık.  Evet Geçmişte yaşadığımız fon travmalarının bir kısmı bu şekilde gerçekleşti. Tabi o dönemdeki Türkiye ile şimdiki Türkiye arasında çok fark var. Dünya'nın 17. büyük ekonomisi olan ve yatırımların hızla büyüdüğü ülkemizde bu tür fonlara yatırım yapmak mantıklı bir seçenek. Türkiye'de ilerleyen dönemlerde emeklilik yaşının 60'ın üzerine çıkacağını düşünürsek geleceğimizle ilgili bazı planlar yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Benim Otomatik BES ile ilgili söyleyeceklerim bunlar. Umarım kendiniz için en doğru kararı verirsiniz. Yeni yazılarımda görüşmek dileğiyle...Blogdayazar 

Devamını Oku